Düşük TL kredi faizleri dönemi, Türkiye'deki reel sektör için döviz pozisyonlarını yönetme konusunda daha uygun bir ortam sunmuştu.
Bu dönemde, düşük faiz oranları, işletmelerin daha kolay kredi temin etmelerini sağlamış ve döviz pozisyonlarını dengede tutmalarına yardımcı olmuştu.
Reel sektör, düşük faizli krediler sayesinde döviz ihtiyacını daha sınırlı tutarak, döviz pozisyon açığını düşürmeyi başarmıştı. Ancak, son dönemde uygulanan sıkı para politikaları ve Türk lirasının reel olarak değer kazanması, bu dengeyi değiştirmiş görünüyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın verilerine göre, reel sektörün net döviz pozisyonu 141,93 milyar dolara çıkarak, son 5 yılın zirvesine ulaştı. Bu artış, özellikle yurt içi ve yurtdışı kredilerdeki yükselişin bir sonucu olarak kayda geçti. Yurt dışı kredi borçlarının artışı, reel sektörün dövizle borçlanma eğilimini artırırken, Türk lirasının değer kazanması da döviz pozisyonlarının artmasına neden oldu.
Net döviz pozisyonu, bir ülkenin döviz alacakları ile yükümlülükleri arasındaki farkı gösteren önemli bir ekonomik gösterge olarak kabul edilir. Reel sektörün döviz pozisyonunun yükselmesi, aynı zamanda döviz riskini de artıran bir durumdur.
Özellikle döviz cinsinden borçlanmaların artması, Türk lirasının olası değer kaybı durumunda sektördeki işletmelerin finansal yükünü artırabilir.
Reel sektörün döviz pozisyonunun yüksek olması, önümüzdeki dönemde Türk lirasındaki olası değer kayıpları veya dışsal ekonomik şoklar karşısında sektördeki finansal istikrarı tehdit edebilir. Bu bağlamda, döviz pozisyonlarının yönetimi, Türk ekonomisi için önemli bir konu olarak öne çıkmaktadır.
Ekonomistler, bu yüksek net döviz pozisyonunun, ekonomi yönetimi ve sektörler için dikkatlice izlenmesi gereken bir gelişme olduğunu belirtiyorlar.